Son üç yıldır Karabük İdman Yurdu’nda ne ileri gidilebildi ne de geriye… Sürekli aynı yerinde sayan bir tablo var. Ancak geçtiğimiz günlerde bir anda olağanüstü kongre kararı alındı ve hiç beklenmedik bir şekilde, farklı bir yerin belediye başkan adaylığı yapmış bir isim kulüp başkanlığı koltuğuna oturdu.
Oysa Karabük’te bu görevi yürütebilecek, hem şehri hem kulübü bilen onlarca isim varken, neden bu tercihin yapıldığı sorusu cevapsız… Kulübün siyasetten, sanayiden, derneklerden ve STK’lardan isimlerle güçlendirilmiş bir yönetim kurması beklenirken, “transfer” usulü bir başkanla yola devam edilmesi, şehirde soru işaretleri oluşturuyor.
Karabük esnafı ve taraftarı, kim olduğu ve kulüple bağı ne olduğu belirsiz bir isme mi destek verecek? Yoksa kulüp üzerinde farklı hesaplar mı var? Şike, kara para, çıkar ilişkileri… Bunlar henüz netleşmiş değil, ama şehirdeki “İdman Yurdu Denklemi”nin önümüzdeki günlerde daha netleşeceği kesin.
Arabama Bırakılan Not: Suskunluğun Gölgesinde Gerçekler
Birkaç gün önce Safranbolu’da bir görüşme için aracımı yol kenarına park ettim. Döndüğümde, ön cam sileceğinin altına sıkıştırılmış bir kağıt buldum. Önce otopark fişi sandım ama değildi… Merakla açıp okudum ve satır satır ilerledikçe şaşkınlığım büyüdü.
Bir ajanda yaprağına, arkalı önlü, uzun uzun yazılmış iddialar vardı. İçinde o kadar çarpıcı ve acı gerçekler yer alıyordu ki… Yazılanların bir kısmını farklı yollarla teyit ettim. Doğruluk payı olduğunu anladığımda, bu konuyu hemen haberleştirmek yerine beklemeyi tercih ettim.
Çünkü bu olaylar, ismi geçen kişilerin kendi çıkarları için makamlarını kullandıkları iddialarını içeriyor. Belki de sessizce görevlerini bırakırlar diye umut ediyorum. Eski Kazım olsaydım, bu isimleri tefe koyardım. Ama artık bu tür konularda, hem şahsıma edilen hakaretlerden hem de şehrin gerilmesinden kaçınmak için daha ölçülü gidiyorum.
Yine de bu, tamamen susacağım anlamına gelmiyor… Usulünce, zamanı geldiğinde bu meseleler de köşeme yansıyacak.
Karabük’te Sessizlik, Bürokrasi Üzerindeki Baskılar ve Basının Rolü
Son zamanlarda Karabük’te garip bir sessizlik hakim. Yüz yüze konuşulduğunda herkes dertli, ancak iş yazmaya, konuşmaya geldiğinde ortada kimse yok. Basın suskun, siyaset kendi kavgalarına gömülmüş, bürokrasi ise baskı altında.
Örneğin Emniyet Müdürü hakkında “değişecek” söylentileri var. Nedeni sorulunca “laf dinlemiyor” cevabı geliyor. Oysa emniyet müdürü, devletin kanunlarını uygular; işi kişilere hizmet etmek değil, halka hizmet etmektir. Onu görevden aldırmak için bakanlıklara kadar uzanan girişimler olduğu konuşuluyor.
Aynı durum Vali Mustafa Yavuz için de geçerli. Göreve geldiğinden beri yerel basına yeterince yakın durmaması eleştirilse de, kanun dışına çıkmayan tavrı ve halka yakın duruşu nedeniyle halktan destek gördüğü açık. Ancak bu da bazı kesimleri rahatsız etmiş görünüyor.
Burada altını çizmek gerekiyor: Yerel yöneticiler, basını düşman değil paydaş görmeli. Ulusal kanallar yerine önce yerel basına bilgi akışı sağlanmalı. Çünkü Karabük’ün nabzını tutan, bu şehrin haberini taşıyan yerel basındır.
Karabük’ün yakasından düşün… Bürokratlarla uğraşmak yerine hizmet üretin, şehri geliştirin. Kısır çekişmeler, kişisel hesaplar ve dedikodularla bir yere varılmaz.