Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Karabük: Anadolu’nun Kalbinde Saklı Kalmış Bir Tarih ve Sanayi Kenti

Anadolu’nun kuzeybatısında, Batı Karadeniz’in yeşil örtüsüyle çevrili Karabük, hem köklü
https://karabukdogruhaber.com/wp-content/uploads/2025/08/775x650.avif

Anadolu’nun kuzeybatısında, Batı Karadeniz’in yeşil örtüsüyle çevrili Karabük, hem köklü tarihi hem de Türkiye’nin sanayileşme sürecindeki öncü rolüyle dikkat çekiyor. Adını coğrafyasından alan bu şehir, geçmişin izlerini bugünün modern yapılarıyla harmanlayan nadir kentlerden biri.

Karabük ismi, “kara” ve “bük” sözcüklerinin birleşiminden oluşuyor. Anlamı ise “kara çalılık yer.” Bu tanım, Karabük’ün hem doğal yapısını hem de Anadolu’nun el değmemiş doğasını temsil ediyor. Ancak Karabük, yalnızca doğal güzellikleriyle değil; binlerce yıl öncesine uzanan tarihiyle de özel bir yer tutuyor.

Tarih Öncesinden Tunç Çağı’na Uzanan Bir Yerleşim

Karabük ve çevresi, tarih öncesi dönemlerden itibaren yerleşime sahne olmuş bir bölge. Ovacık ve Eskipazar ilçelerinde yapılan arkeolojik yüzey araştırmaları, bu toprakların İlk Tunç Çağı’na (M.Ö. 2500) kadar uzandığını gösteriyor. Özellikle Eskipazar’a bağlı Yazıboy köyünde yer alan bir höyük, bölgenin bilinen en eski yerleşim yerlerinden biri olarak öne çıkıyor.

Hititlerden Romalılara: Uygarlıkların Kesişme Noktası

İlkçağ’da Karabük, birçok büyük medeniyetin iz bıraktığı bir merkez haline gelmiştir. Hititler döneminde bugünkü Eflani ilçesi “Haluna” adıyla bilinirken, Frigler döneminde Ovacık’ın Kışlaköy bölgesi ön plana çıkmıştır. Burada yer alan Hesem Değirmeni’nin kapı taşı, Friglere ait önemli kalıntılar arasında yer alır.

Helenistik dönemde Eflani, Bitinya Krallığı tarafından Roma’ya karşı savunma üssü olarak kullanılmış ve bu dönemde “Phylomenes Yurdu” ismini almıştır. Roma İmparatorluğu’nun Batı Karadeniz’i egemenliği altına almasıyla birlikte Karabük, doğal kaynakları ve madenleri nedeniyle stratejik önem kazanmıştır. Eskipazar’daki Hadrianapolis ve Kimistene gibi antik kentler, Roma’nın bu topraklara olan ilgisinin somut örneklerindendir.

Bugün dahi Bürnük, Üçbaş, Bulak ve Pürçükören gibi köylerde Roma dönemine ait izlere rastlamak mümkündür.

Türkler Malazgirt’ten Önce de Bu Topraklardaydı

Karabük, Malazgirt Zaferi’nden önce de Türk varlığına sahne olmuştur. Bölgede Oğuz, Kıpçak ve Peçenek gibi Türk kavimlerinin yerleştiği bilinmektedir. Eskipazar’daki Tamışlar Köyü, adını Bizans’ın hizmetinde olan ve sonrasında Selçuklulara katılan bir Oğuz beyi olan Tamış’tan alır.

Özellikle Kıpçaklar, Safranbolu ile Eflani arasında önemli bir nüfus oluşturmuştur. Fatih Sultan Mehmet’in Amasra’yı fethi sırasında bu Kıpçaklar Amasra’ya yerleştirilmiş ve günümüzde hâlâ bu bölgede yaşayan halk arasında Kıpçak soyundan gelenler bulunmaktadır. Amasra’daki ağaç işlemeciliği kültürü de bu mirasın bir devamı niteliğindedir.

Demir-Çelikle Büyüyen Bir Kent: Karabük’ün Sanayi Devrimi

Karabük’ün kaderi, 20. yüzyılın başlarında tamamen değişti. 1935 yılında açılan Ankara-Zonguldak demiryolu, bu küçük yerleşim yerini Türkiye’nin sanayi devriminin merkezi haline getirdi. 3 Nisan 1937’de, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yönlendirmesiyle Başbakan İsmet İnönü tarafından temeli atılan Karabük Demir Çelik Fabrikası, yalnızca bir sanayi yatırımı değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik bağımsızlık vizyonunun bir parçasıydı.

Nüfusun hızla artmasıyla Karabük, 1939’da belediye statüsü kazandı, 1941’de bucak oldu, 1953’te ise Zonguldak’a bağlı bir ilçe haline geldi.

Türkiye’nin 78. İli

Karabük, 6 Haziran 1995 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 550 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile resmen il statüsüne kavuştu. Yeni kurulan il, Çankırı’dan alınan Ovacık ve Eskipazar ile Zonguldak’tan alınan Eflani, Safranbolu ve Yenice ilçelerinin birleşmesiyle oluşturuldu. Böylece Karabük, Türkiye’nin 78. ili oldu.

Geçmişle Gelecek Arasında Bir Köprü

Bugün Karabük; demir-çelik üretimi, tarihi Safranbolu evleri, eşsiz doğası ve kültürel zenginliğiyle hem sanayi hem de turizm kenti olma özelliği taşıyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Safranbolu başta olmak üzere, Karabük birçok yönüyle keşfedilmeyi bekliyor.

Karabük, geçmişle geleceği birleştiren yapısıyla, hem akademik araştırmalar için bir hazine hem de kültürel turizm açısından önemli bir destinasyon olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.