Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

GÖRSELLİKLE ŞEHİR YÖNETİLMEZ!

Karabük trafiği artık içinden çıkılamaz bir hale geldi.Şehrin merkezinde sabah-akşam

Karabük trafiği artık içinden çıkılamaz bir hale geldi.
Şehrin merkezinde sabah-akşam araç kuyruğu bitmiyor, vatandaş adım atacak yer bulamıyor.
Soruyorum: Bunun farkında olan bir tane yönetici var mı?

Geçmiş dönemlerde Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanan bir çevre yolu projesi vardı.
Saka Koru Evleri’nin oradaki kavşaktan başlayıp köprü ve viyadüklerle Kemal Oyman mevkiine kadar uzanan bir yol…
O proje, bugünün Karabük’ü için hayati önem taşıyor.
Artık raftan indirilip günün şartlarına göre revize edilmesi ve bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor.

Bu çevre yolu tamamlandığında, Kastamonu, Bartın, Sinop ve Safranbolu istikametinden gelip Ankara-İstanbul yoluna bağlanacak araçlar şehir içine girmeden ana yola çıkabilecek.
Böylece şehir içi trafik büyük oranda rahatlayacak.
Hatta bu yola Kayabaşı ve Organize Sanayi Bölgesi üzerinden de bağlantı verilirse, trafik yükü ciddi biçimde azalır.

Ama gelin görün ki, bu şehirde öncelik çözüm değil; görsellik.

Bugün belediyenin yaptığı çalışmalara bakıldığında ortada ciddi bir plansızlık var.
Yenice Yolu’nda yapılan çalışma bunun en açık örneği.
Yol haftalarca kapalı kaldı, vatandaş perişan oldu.
Peki sonuç ne?
Aynı yol, aynı genişlik, aynı asfalt…
Değişen sadece görünüş!
Bu kadar zahmet, bu kadar harcama neden yapıldı?
Görsellik için mi, yoksa ulaşımı kolaylaştırmak için mi?

4 Yol Kavşağı’ndan Millet Bahçesi’ne kadar yapılan düzenlemeler de aynı durumda.
Zaten geniş olan kaldırımlar daraltıldı mı? Hayır.
Yol genişledi mi? O da hayır.
Tam tersi: Kaldırımlar daha da genişledi, yollar daraldı.
Trafik daha da sıkıştı.

Aynı durum Albay Karaoğlanoğlu Caddesi için de geçerli.
Kaldırımlar kaldırıldı, sonra yeniden yapıldı ama yol yine daraldı.
Ortada ciddi bir mühendislik farkı yok.
Sadece şantiye görüntüsü var.
Vatandaş haklı olarak soruyor:
“Bu kadar para, bu kadar zaman neden harcandı?”

ZONGULDAK CADDESİ: KESİLEN AĞAÇLAR VE KAYBOLAN YEŞİL

Bir başka tartışma konusu da Zonguldak Caddesi.
Caddenin her iki yanında bulunan ağaçlar bir bir kesildi.
Oysa ki belediyenin veya Orman İşletmesi’nin elinde ağaç sökme ve nakil araçları var.
Bu ağaçlar kesilmek yerine başka bölgelere taşınabilirdi.
Ama yapılmadı.

Şimdi soruyorum:
Tüccarlar İş Merkezi’nin bulunduğu bölgede yapılan bu çalışma sonucunda ne değişti?
Estetik bir görüntü mü elde edildi, yoksa cuma günleri başta olmak üzere sürekli tıkanan trafik için bir çözüm mü üretildi?
Ortada ne yol genişlemesi var, ne de ulaşım rahatlaması.
Sadece görüntü değişti, ama şehrin çilesi aynı kaldı.

SOSYAL MEDYADA “KÖRÜ KÖRÜNE SAVUNANLAR”

Bir de işin sosyal medya boyutu var.
Belediyenin her paylaşımının altına yorum yapan birkaç kişi var; dikkatle bakıldığında bu isimlerin çoğunun partiyle bağı veya görevi olduğu görülüyor.
Yani yapılan her işi eleştirmeden, sorgulamadan “çok güzel olmuş başkanım” diyerek savunan bir kitle var.
Ama bu kitle hizmet sevdalısı değil, çıkar sevdalısı.

Şehrin ortasında trafik kilitlenmiş, yollar daralmış, kaldırımlar birbirine girmiş…
Ama sosyal medyada hâlâ aynı isimler, aynı yorumlar:

“Harika olmuş, muhteşem proje, Karabük gelişiyor!”

Kusura bakmayın ama vatandaş artık bu ezberi yemiyor.
Hizmet eleştiriden korkmaz, eleştiriden beslenir.
Gerçekten iyi yapılan bir iş varsa, zaten halk alkışlar.
Ama ortada bir sorun varsa, bunu dile getiren insanlara “karşısın” yaftası vurulamaz.
Bu şehir, körü körüne savunulan hatalardan bıktı.

Bir diğer tartışma konusu da belediyenin sık sık övündüğü “100 bin ton asfalt” açıklaması.
Bazı haber siteleri bu rakamı manşet yaptı.
Ancak altına gelen yorumlara bakınca tablo değişiyor:
Her mahalleden, her semtten vatandaş aynı şeyi soruyor:
“Bizim mahalle Karabük’te değil mi? O asfalt nereye döküldü?”
Gerçekten sorulması gereken soru da bu.
Şehrin yollarına bakıyorsunuz, değişen hiçbir şey yok.
Caddeler, sokaklar, mahalle araları hâlâ aynı.
O zaman o kadar asfalt nerede kullanıldı?

Kaldırımları yeniden yapmakla, taş döşemekle, boyayı değiştirmekle şehir yönetilmez.
Sorun sadece görünüşte değil, sistemde.
Trafik, otopark, ulaşım planı olmadan yapılan her çalışma sadece günü kurtarır.
Ama uzun vadede şehrin yükünü artırır.

Kimse kusura bakmasın ama bu şehir artık “makyaj” değil, çözüm istiyor.
Gerçek mühendislik, gerçek planlama, kalıcı projeler istiyor.
Çünkü vatandaş her gün aynı çileyi yaşıyor; sabah işe giderken, akşam eve dönerken, her adımda bu plansızlığın bedelini ödüyor.

Koltuğa oturmak kolay, ama o koltuğun hakkını vermek zor.
Bir şehir yönetmek, sadece kaldırımları yenilemek değildir.
Eğer güç, hizmetin önüne geçiyorsa;
Eğer eş, dost, akraba ilişkileriyle yol yürünüyorsa;
O zaman o makam artık hizmet makamı değil, yük makamıdır.

Karabük halkı artık bunu görüyor.
Bu şehir, bir gün gerçekten hizmet edecek, halkın derdini dert edinecek bir yöneticiyi seçecektir.
Çünkü makamlar geçici ama şehir kalıcıdır.
Ve Karabük, bu kadar basiretsizliğe rağmen, yine de ayağa kalkacak kadar güçlü bir şehirdir.