Nöbetçi Eczaneler
Son günlerde Türkiye genelinde büyük yankı uyandıran Hak-Mar ve Tatbak markalarının sahibi Zeki Doruk’un evinde çıkan vasiyetname, tartışmaları daha da büyüttü. İddialara göre, çelik kasasında bulunan vasiyetinde Doruk, tüm mal varlığını FETÖ’ye bağışladığını belirtirken, servetini bu yapıya borçlu olduğunu da açıkça ifade etti. Bu durum, sadece yargı çevrelerinde değil, sokaktaki vatandaştan iş dünyasına kadar herkesi sarstı.
Zeki Doruk örneği, Karabük kamuoyunu da derinden etkiledi. Kentte geçmişte FETÖ irtibatı nedeniyle yargılanıp cezaevinde kalan ve şimdi iş dünyasına geri dönen bazı kişilerin de benzer yollarla servetlerini örgüte aktarma ihtimali dillendirilmeye başlandı. Özellikle şehrin en büyük pimapen firmalarından biri olan ve bir dönem adı bu yapıyla anılan bir şirketin, yeniden yüksek hacimli reklam ve ticari faaliyetlere başlaması dikkat çekiyor. Mal varlıklarına el konulmaması ise vatandaşın tepsini çekiyor.
Hapis Yatan İsimler Lüks Hayatlarına Geri Döndü, Tepkiler Çığ Gibi
15 Temmuz hain darbe girişiminin üzerinden yıllar geçmesine rağmen Karabük’te yaşanan son gelişmeler, kamuoyunda yeni bir infial yarattı. Bir dönem Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile bağlantılı oldukları gerekçesiyle yargılanıp cezaevine gönderilen bazı isimlerin, cezalarını tamamlayarak kente dönmesi ve sosyal hayatlarına hiçbir şey olmamış gibi devam etmeleri, “Karabük unutmadı ama unutturulmaya mı çalışılıyor?” sorusunu gündeme taşıdı.
En dikkat çeken detaylardan biri ise, bu isimlerden bazılarının şehrin en büyük pimapen firması üzerinden yeniden ticari ve sosyal hayata güçlü bir şekilde dönmesi oldu. Reklam panolarında boy boy reklamlarla dikkat çeken bu firma, geçmişte adının FETÖ bağlantılı kişilerle anılması nedeniyle şimdi yeniden tartışmaların merkezinde. Vatandaşlar arasında, “Bu reklamlar sadece ticaret değil, kamuoyuna meydan okuma mı?” yorumları yapılmaya başlandı.
Karabük’te geniş çevrelerce bilinen bu firmanın, geçmişte yargı süreçlerinden geçmiş isimlerle ilişkisini sürdürüyor olması, bazı iş insanlarının da bu yapıyla yeniden ticari bağ kurduğu iddialarını beraberinde getirdi. Özellikle 15 Temmuz’da hayatını kaybeden 253 vatandaşın acısını hâlâ yüreğinde taşıyan Karabük halkı, “Bu kişiler bu servetleri nasıl korudu?”, “Hiçbir mal varlığına el konulmadı mı?”, “Bu lüks hayat nasıl sürdürülebiliyor?” sorularına yanıt bekliyor.