Türkiye genelinde ekmek fiyatlarına yapılan son zam, vatandaşın geçim derdini daha da derinleştirdi. Artan un, enerji ve işçilik maliyetleri gerekçe gösterilerek yapılan fiyat artışları sonucunda, birçok şehirde 200 gram ekmeğin fiyatı 15 TL’ye kadar çıktı. Böylece sofraların en temel gıdası olan ekmek, artık dar gelirli aileler için bile ulaşılması zor bir ürün haline geldi.
Yıllardır “fakirin sofrasının bereketi” olarak görülen ekmek, bugün adeta bir sembole dönüştü: ekonomik sıkıntının, gelir adaletsizliğinin ve enflasyonun sembolü. Vatandaşın alım gücü günden güne düşerken, ekmeğe gelen her zam sofralardan bir dilim daha eksiltiyor. Asgari ücretle geçinen milyonlar, temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelirken, ekmeğin fiyatı halkın ekonomik kırılganlığını en açık şekilde gösteriyor.
Fırıncılar cephesinde, yükselen maliyetler zam kararının arkasındaki en önemli neden olarak gösteriliyor. Un, maya, doğalgaz ve elektrik fiyatlarındaki artış, üretim maliyetlerini katlayarak artırmış durumda. Ancak bu gerekçeler halkın tepkisini dindirmeye yetmiyor. Çünkü zammın bedelini, yine alım gücü en düşük kesimler ödüyor. Artık sadece fırıncıların değil, tüketicilerin de dayanacak gücü kalmadı.
Uzun süredir kontrolsüz şekilde artan gıda fiyatları, tarım ve üretim politikalarındaki eksiklikleri de gözler önüne seriyor. Devletin, temel gıda maddeleri üzerindeki düzenleyici ve denetleyici rolünün zayıflaması, bu tabloyu daha da ağırlaştırıyor. Ekmek fiyatları neredeyse serbest piyasanın insafına bırakılmış durumda. Bu da üreticiden tüketiciye uzanan zincirde büyük bir dengesizlik yaratıyor.
Ekmek, sadece bir gıda maddesi değil; bu ülkenin kültüründe, kimliğinde ve geçiminde önemli bir yer tutuyor. Sofraya konan her ekmek dilimi, emeği ve yaşamı temsil ediyor. Bugün bu en temel gıdaya ulaşmak bile zorlaşmışsa, mesele yalnızca fiyat değil, adalet meselesidir.
Son zamlarla birlikte ekmek artık yalnızca fırında pişen bir ürün değil, ekonomik sistemin çelişkilerinin somut bir göstergesi haline geldi. Her yeni zam, bir aile sofrasında eksilen bir dilim ekmek anlamına geliyor. Halkın istediği, ekmeğe zam değil; adil bir düzen, yaşanabilir bir ekonomi ve alın terinin karşılığını alabildiği bir yaşam.