Hatay’daki Cilvegözü Sınır Kapısı’nda son günlerde yaşanan gerginlik, sadece sınır hattını değil, Türkiye’nin ticaret dengesini de etkiliyor. Suriye tarafında yıllardır uygulanan “tampon bölgede yük boşaltma” sisteminin kaldırılması ve Türk TIR şoförlerinin artık doğrudan Suriye’ye giriş yapabilmesi kararı, Suriyeli şoförlerin sert tepkisine yol açtı.
Yerel kaynaklara göre bazı Suriyeli şoförler, Türk meslektaşlarına “Sizi buraya sokmayacağız, vururuz” şeklinde tehditlerde bulundu. Türk şoförler, yaşanan olayları protesto etmek için sınır kapısında bir araya gelerek güvenlik önlemlerinin artırılmasını talep etti. Ancak tüm bu yaşananlara rağmen, ne Hatay Valiliği’nden ne de Ulaştırma Bakanlığı’ndan resmi bir açıklama geldi.
Türkiye, 2011’de başlayan iç savaş sürecinden bu yana Suriye halkına kapılarını açmış, milyonlarca insana ev sahipliği yapmış bir ülke. Bugün ise aynı sınır hattında, Türk sürücülerin can güvenliği tehdit altındayken yetkililerin sessizliği dikkat çekiyor. Kamuoyunda “Yıllardır yardım ettik, şimdi kendi insanımız risk altında” yorumları yapılırken, olayın ekonomik boyutu da giderek büyüyor.
Cilvegözü, Türkiye’nin Orta Doğu’ya açılan en kritik ticaret kapılarından biri. Ülkemizin Suriye’ye yaptığı ihracatın yaklaşık yüzde 60’ı bu hat üzerinden gerçekleşiyor. Gıda, inşaat malzemesi, tekstil ve özellikle demir–çelik ürünleri, Cilvegözü üzerinden taşınıyor. Güvenlik endişesi nedeniyle geçişlerin aksaması, taşımacılık maliyetlerini yükseltiyor ve teslimat sürelerini uzatıyor. Bu da hem Hatay’daki nakliyecileri hem de Karabük gibi sanayi şehirlerini doğrudan etkiliyor.
Karabük’teki demir–çelik üreticileri, yıllardır Orta Doğu ülkelerine ihracat yapıyor. Bu ürünlerin büyük kısmı Hatay üzerinden kara yoluyla gönderiliyor. Eğer bu hatta güvenlik sağlanamazsa, çelik sevkiyatları ya deniz yoluna ya da daha uzun kara rotalarına yönlendirilmek zorunda kalacak. Bu da navlun maliyetlerini artırarak hem Karabük’ün hem de Türkiye’nin rekabet gücünü zayıflatacak.
Lojistik uzmanları, “Cilvegözü durursa Türkiye’nin güney hattı nefes alamaz” uyarısında bulunuyor. Şoförlerin tehdit edilmesi, taşımaların yavaşlaması ve resmi kurumların sessizliği, ihracatın geleceğini belirsizliğe sürüklüyor. Türkiye, yıllardır savaş mağdurlarına gösterdiği insani yaklaşımın bedelini şimdi kendi ticaret güvenliğiyle ödüyor.
Cilvegözü’nde yaşanan kriz, artık sadece bir sınır kapısındaki gerginlikten ibaret değil. Bu olay, hem devletin sahadaki otoritesini hem de ekonominin dayanıklılığını test ediyor. Şoförler can güvenliği isterken, ihracatçılar mallarını yolda bırakmamak için çözüm bekliyor. Devletin bu sessizliği ise en az sınırdaki tehditler kadar tehlikeli. Çünkü eğer bu sessizlik sürerse, Cilvegözü sadece bir sınırın değil, Türkiye ekonomisinin de kırılma noktası olacak.

